Ceza Hukuku 2002 yılında yapılan, köklü değişiklik sonrasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında; gerçek ve tüzel kişilerin sosyal, temel hak ve özgürlüklerini korunmasına yardımcı olan, sosyal, temel hak ve özgürlükleri kısıtlanan veya kullanılmasını güçleştiren durumlara karşı belirli esasları benimseyerek, suç tiplerine özgü ceza müeyyidelerinin düzenlendiği hukuk dalıdır.
Ceza Hukukunda;
- Kusursuz ceza olmaz ilkesi
- Kanunilik ilkesi
- Belirlilik ilkesi
- Kıyas yasağı
- Geriye yürüme yasağı
olarak benimsenmiş olan temel ilke ve esaslar mevcuttur.
Bu kapsamda da, Ceza hukukunda ilke ve esasların aktif şekilde uygulanması açısından, ceza yargılamalarında müdafinin önemi ortaya çıkmaktadır. Ceza Hukuku, en çok avukat ihtiyacı duyulan hukuk dallarından bir tanesidir. Nitekim, sanık açısından hürriyetten yoksun kalarak ceza infaz kurumuna girme tehlikesi mevcuttur. Bu sebeple de gerçek veya tüzel kişilerin ceza hukuku noktasında, ceza avukatlarından destek alarak süreci yönetmeleri önem arz etmektedir.
Birçok karşılaşılan durumda, kişilerin olayları ciddiyetle karşılamadığı, “bundan ceza mı verilir?” algısı içerisinde oldukları görülmektedir. Bunun sonucu olarak da, yargılama neticesinde kişilere ceza verilmekte olup, istinaf ve temyiz aşamasında avukat arayışına girildiği görülmektedir.
Ancak bir ceza dosyasının;
Kolluk aşamasında ilk ifade verilirken başladığının unutulmaması ve sürecin daha ilk başında bir ceza avukatından destek alınması halinde sürecin seyrinin çok daha farklı olabileceği ve avukatın savunma araçlarını daha etkin kullanabileceği unutulmamalıdır.